Selim Abi.

Geçen gün Beşiktaş'ta karşılaştığım Selim abi

Her şeyden habersiz Selim abinin hemen yanındaki masaya oturduk dertli dertli içeceğini yudumluyor ardından bir sigara yakıyordu. 10 dakikada bir kalkıp üstünü düzeltiyor daha sonra tekrar yerine oturuyordu. Her kalktığında oturduğu yerdeki beyaz poşet gün yüzüne çıkıyor herkese kendini gösteriyordu. Çok fazla umursamadan o güzel giyimli Selim abiye arkamı dönüp arkadaşlarımla muhabbete dalmışken aniden bir el omzuma dokundu. Başta çakmak vs. isteyeceğini düşündüm “Buyur abi?” dedim. Çantamı göstererek “Ona bakabilir miyim?” dedi. Çantamın içinde arkadaşımın bana aldığı kırmızı bir oyuncak maymun vardı. Herhalde çocuğuna, kardeşine aynısından alacak diye düşünüp “Tabi abi bakabilirsin.” dedim. Eline aldı, gülümsedi, incelemeye başladı. Daha sonra oyuncak hakkında garip sorular sormaya başladı. Yemek yer mi? Canlı mı bu? Duyuyor mu beni? … Başta garipsedim, sonra ayak uydurdum oyuncak olduğunu açıkladım. “Benim hiç oyuncağım olmadı biliyor musunuz?” dedi yutkunarak. Bana oyuncağı hediye eden arkadaşıma dönüp sessizce “Hediye olmasa gözüm kapalı verirdim abiye.” dedim. Keşke demeseydim bunu duymuş ama çaktırmamış bize. Oyuncağın eline kendi tesbihini verdi. Ve acı bir gülümsemeyle “Ben 14 gündür özgürüm.” dedi. "Neredeydin abi?" dedim. Anlatmaya başladı:

“Ya arkadaşlar çok garip değil mi? Ben birine yardım ediyorum ve bana sen suçlusun deyip içeri alıyorlar 6 yıl sonra senin suçun yok deyip salıyorlar.” Dedi. Arkadaşlarımla daha da meraklandık, soru sormaya devam ettik Selim abiye. O da uzun uzun anlattı.

17 yaşındayken Kıbrıs’ta sınırda dövülmüş birine yardım ediyor. Çocuğa kendi kıyafetini veriyor, su içiriyor. Daha sonra Selim abiye, sen onların başısın diye iftira atılıyor ve içeri alınıyor. Bu süreçte ailesi seferber oluyor, sayısız avukatlar tutuluyor ama nafile Selim abiye yardım edebilen yok. 17 yaşında okulunu bitiremeden Cezaevine atılıyor. Ve daha da önemlisi hayatta en çok değer verdiğİ, en çok sevdiği kişiyi, annesini içeri girdikten 4 yıl sonra hastaneye kaldırıyorlar ve Selim abinin, onu ziyaret etmesine müsaade edilmiyor. Ve annesi Selim abi onu göremeden vefat ediyor...

“İlk kez o gün ağladım.” dedi Selim abi. “Kaldığımız koğuşta kırık ufak bir ayna vardı. Ona baktım, yüzümdeki benleri gördüm, annemin de öyle aynı yerde benleri vardı… Duygulanıp hüngür hüngür ağlamaya başladım” dedi. Biz arkadaşlarımla çok duygulandık ve birbirimize bakıp sadece ah çekebildik. “Annemle konuşmayı özledim.” Dedi. “Şimdi mezarda yatıyor konuşsam duyamaz.” dedi sigarasından nefes alırken. “Abi sen konuş o elbet seni duyar, sen içini dök.” dedim. Gözlerinin içi parladı “Gerçekten mi? Duyar mı beni?” diye sordu. “Duyar abim duyar.” dedim sırtına vurarak. Annesine çok düşkündü Selim abi. “İçerde biri anneme küfretti, benden büyüktü” dedi. O anı yaşarmışçasına sinirlendi, gözü döndü, devam edemedi... Biz de zorlamadık ama içerde zor şeyler yaşadığı belliydi. Hayatı çalınmış dengesi şaşmış bir adamdı Selim abi. Bütün bunları konuşurken bize bunları anlattığı için mahcup oluyor, 10 dakikada bir "Başınızı şişirdiysem kusura bakmayın." diyordu. 6 yıldır yağmurda ıslanmadığını söyledi. Yağmur yağmasını bekliyordu. Arkadaşım "Yarın yağacak galiba." dediğinde Selim abinin tekrar gözleri ışıldadı. Daha sonra yine anlatmaya başladı Ayazağa’dan Ortaköy’e taksiyle gittiğini ve 900 TL tuttuğunu söyledi insanlar çok kötü dedi, içindeki iyilik dağ gibi olan adam… “Gidecek misin abi buralardan?” diye sorduk. 12 gün sonra Kıbrıs’a geçecekmiş numarasını aldım başka bir zaman tekrar görüşüp konuşabilmek için, çok mutlu oldu.

“14 gün içinde bir tek sizinle muhabbet ettim, sizi sevdim siz iyi insanlarsınız” dedi.  Şimdiki hayatı hakkında sorular sorduk. “Az önce para çektim.” Dedi. Sabahtan beri yanında tuttuğu ama masadan ayrılırken yüzüne bile bakmadığı beyaz poşetin içi tomar tomar para doluydu. O kadar parayla ortalıkta gezmesinin ve insanlara söylemesinin tehlikeli olduğunu söyledik. Korktu ne yapacağını bilemedi, "Ne yapayım ben bunu?" diye sordu bize. "Eve götür abi ortalıkta sıkıntı olur." dedim tamam dedi ama tedirgindi. Durumu iyiydi Selim abinin Ortaköy’de evi, bir tane de arabası vardı. Evine annesinin boy boy posterlerini yaptırmış öyle söyledi mutlu mutlu. Cebinden telefonunu çıkardı, eski bir telefondu “Annemin telefonunu bekliyorum, o gelince ömür boyu onu kullanacağım, her bozulduğunda tamir ettireceğim.” dedi Pamuk kalpli adam. O annesini unutmayı hiç istemiyordu.

Annesinin mezarına gitmiş. Kötü yapmışlar mezarını Selim abi beğenmemiş. "2 saat kadar mezarında durdum hemen çıkardılar beni." dedi. Çünkü Selim abi doyamıyordu annesine, doyamadan koparmışlardı onu annesinden, en sevdiğinden. Selim abi bize annesinin en sevdiği rengin kırmızı olduğunu söylemişti. Benim oyuncağım da kırmızı renkteydi, büyük ihtimal o yüzden ilgisini çekmişti. Ona vermeye çalışsam kabul etmeyecekti. Gizlice arkadaşlarımla konuştuk, hepimizin aklına tek bir şey gelmişti Selim abiye de o oyuncaktan alacaktık. Selim abiyle vedalaştık gitmemize çok üzüldü. Bir daha geleceğimizi tahmin etmiyordu. Yanından ayrılıp koşa koşa oyuncakçıya gittik aynısından bulamadık o yüzden başka bir oyuncak alıp benim oyuncağımı ona vermeyi düşündük. Hemen yanına gittik. Selim abiye oyuncağı uzattık kabul edemem dedi. Uzun süre ikna etmeye çalıştık. "Ama kabul edemem. O senin, konuşurken duydum." dedi. “Benim hediyem çantamda.” Dedim, çantama baktı “Bu o değil, senin hediyen burada.” dedi ona verdiğimiz hediyeyi geri verdi.

Kabul etmedi hediyeyi ne desek ne yapsak olmadı ama bize “Siz bana bunu yaparak beni çok mutlu ettiniz, annemden sonra en çok sizi seviyorum.” Dedi. Yüreğimize dokunmuştu Selim abi. Daha sonra o Kıbrıs'a gitmeden buluşacağımıza sözleştik. “O zaman ben de size hediye alacağım ama ufak olsun siz de o zaman alırsınız.” dedi. Tamam dedik “Selim abi gel sarılalım.” dedim ayağa kalktı uzun uzun sarıldık Selim abiyle, çok mutlu oldu. O gün, Selim abinin anlatamadığı kim bilir daha neler var içerde neler yaşadı, annesi hakkında daha neler hissediyor diye düşündüm. Ve Selim abiyle tekrar görüştüğümde onun iznini alarak her şeyi ses kaydına almak aklıma geldi. Aldığım ses kaydını ve notları daha detaylı bir sesli öyküye veya kitaba dönüştüreceğim çünkü onunki çalınmış bir hayat ve travmalarla dolu. Bunu gözlerinden anlayabiliyorsunuz. Daha hikayesi bilinmeyen çok Selim abi gibi insanlar var. Ve benim de artık yeni bir hayalim var. Selim abi gibi zor geçen hayatları insanlara duyurmak istiyorum. Bu bir şiirle, hikayeyle, şarkıyla belki sinema filmiyle olur bilmiyorum ama umarım ben bu amacıma, Selim abi de istediği hayata ulaşır.

 

 


Emre

1 Blogg inlägg

Kommentarer
Yağmur Can 1 Y

Masumun suçlu , suçlunun ise masum olduğu başka bir ülke görmedim binlerce insan var sebepsiz içeride yılları harcanan ülkemin adaleti işte.

     
Sude 1 Y

Okurken Hem üzüldüm hem de mutlu oldum

     
Yusuf Arda Yeşil 1 Y

Okurken gözlerim doldu ah be selim abi devamını bekliyorum Emre

  2