Sensizlik... Tahmin ediyordum bu kadar zor olacağını. Biliyordum bir gün yalnız kalacağımı ama sonsuza kadar sürecekmiş gibiydi. Açtığın yarayla dost olmadım. Nasıl bir duygu biliyor musun? Hava soğuk ama benim mantom yok, karnım aç ama param yok, yorgunum ama yatacak yerim yok gibi. Tıpkı ben varım ama sen yoksun gibi.
Mutluluğu bir çocuğun içinden koparmaktı bu. Yaşayamamak ve nefes alamamak. Düşünmeyi öğrendim, günlerce ve aylarca. İçimde sadece sen, özlemin, kokun, sesin... Sanki kapıdan gireceksin ve sarılacağız. Ben her gece bunun hayalini kuruyorum. Bir gün bunun gerçekleşeceğini hissediyorum. Farkına varıyorum ki senin yanında nazlanıyordum. Sinek ısırsa doktora giden ben şimdi ölüyor ama sessizce.
Bu üşüme hissi basit bir üşüme değil. Battaniyeler ısıtmıyor beni. Gece ve gündüz sürekli titriyorum ama en çok da seni düşünüp de ciğerlerimdeki son havayı; ağlarken, çığlık atarken dışarı salıyorum ya, işte o zaman. Bazen yanlışlıkla insanlara duyuruyorum ağlamalarımı, bazen anlıyorlar acı çektiğimi. Bana özel olmalısın, sadece ben ve sen. Kalanlar unutmalı bizi ya da biz umursamamalıyız kimseyi.
Sensiz geçen günler aslında geçmiyor. Sabah kalkıyorum amacım yok, akşama kadar meşgul olmaya çalışıyorum her an aklımdasın ama benimle baş başa kalmak istiyorsun, biliyorum. Bu yüzden de geceleri seçiyorsun. Kimse görmüyor, ben de hissediyorum. Her gece geliyorsun yanıma. Bana bakıyorsun, yüzüme tükürüyorsun. “Ben seni böyle mi bıraktım? Bana böyle mi sahip çıkacaksın?” diyorsun. Haklısın ama ben de haklıyım. İstemediğim bir hayatı yaşamaya çalışıyorum. Sen olmadan gülmemi bekleyemezsin.
Bana sadece sen lazımsın. Gerekirse sessizliğin ama sadece sen. Dinlediğini bilmek bile içimi huzurla dolduruyor. Odana giriyorum bazen. Daha geçen gece yatağına baktım uzaktan. Oradaydın, uyuyordun ve hatta ben nefes aldığını duydum. Her nefes aldığında yükselen yorganı gördüm ve uyanma diye ne lambayı açtım ne de yanına daha da yaklaştım. Sessizce odama gittim ve ağladım. Sana yok denmesine rağmen vardın. Bir defasında da sabah duydum sesini. Yanına gelmedim ki benden rahatsız olma diye. Kime anlatsam hayal kuruyorsun dediler. Bana bir bahçe gösterdiler. Küçücük bir bahçe, kupkuru toprak. Senmişsin (!).
Düşündüm, sen miydin? Olamazdı, imkansız. Benim koskoca dünyamı o küçücük bahçeye sığdıramazdı kimse ve benim dünyam kuru değildi. Rengarenkti. Gelen geçen bahçeme baktı. Ben uzaktan izledim, herkes birbirine sarıldı, teselli edebildi. Gittiklerinde de ben ve bahçem baş başa kaldık. Ben de o kuru toprakları avucumda sıkarak ağladım. Sensizlik benim için hiçlik demekti, yalnızlıktı ve ben seninle beraber özümü kaybettim. Ben artık ben değildim.
Ruhum bedenimden ayrılmıştı saat 15.15’te. Sensiz 10 ay 13 gün yaşadım. 319 gün. Resimlerini ezberledim. Aslında resimlere gerek yok. Yüzündeki her bir çizgi ezberimde. Evimiz o kadar dolu ki ben sığamıyorum. Her odada varız, her anımız aynı anda yaşanıyor. Eğer ki ben senin kaybolacağını bilseydim o cesareti gösterir ve yanına gelirdim. Bilemedim. Beni affedeceğini biliyorum ama ben kendimi nasıl affedeceğim? Kendimi suçlamaktan nasıl vazgeçeceğim. Benim yüzümden mi gittin? Rüyalarıma gel. Hasret giderelim. Oturup konuşalım geçen gece geldiğin gibi. Yine oturalım koltuğa ve yine sarılalım. Ben konuşayım sen dinle. Sen konuş ben evreni susturayım. Dünya yeniden anlam bulsun ve ben de kendimi affedebileyim. Gitmek de dönmenin bir parçasıdır. Ne zaman döneceksin? O bahçenin sen olmadığını gösterelim herkese. Tekrar nefes alalım ve dünya da ısınsın. Anıları tekrar yaşayalım ve rüyalar gerçek olsun.
Çiçekler kokmuyor, rüzgar çok sert esiyor. Yemeklerin tadı, hayatın da neşesi yok. Adeta bütün varlıklar isyan ediyor sensizliğe. Böyle bir durumda benim etmememi nasıl beklersin? Bütün kitaplar, şarkılar ve filmler seni anlatıyor. Her yol sana çıkacak gibi ama ya kaybolursam? Beni arayacaksan ben şimdiden kaybolmaya hazırım.
Dün gece seslerimi duydun mu? O boğulma sesi bana aitti. O ağzımdan çıkan ne dediğim anlaşılmayan kelimeler ve gözyaşları. Sakinleşemiyorum, sindiremiyorum bazı duyguları ve dolduramıyorum boşlukları. Küçük boşluklar çabuk dolar ama içim bomboş. Kimse dolduramıyor. İnan bana kendimi öldürsem daha az acı çekerim ama ben sana olan inancımla bekliyorum. Sen bana kıyamazsın. Kalp çarpıntılarım, nefes daralmalarım ve titremelerim geçecek sen gelince. Mutsuzum, ölüyüm... Sensizlik beni öldürdü. Senin olmadığın dünyanın düşüncesi beni öldürdü.
Beni mutlu mu görmek istiyorsun? Önce kendimi affetmem lazım. Kendimi affetmem için de sen lazımsın. Sadece sen...